Tiyatro
ŞEHİT ANASI
 
Olay Kurtuluş Savaşı yıllarında Anadolu’nun küçük bir köyü olan İnsu’da geçmektedir.Olayın kahramanı olan Şerife Bacı Çanakkale’de kocası
İbrahim Çavuş’u şehit vermiş ,yine  Çanakkale’ye oğlu Kemik Memet’i büyük bir onurla göndermiş, küçük oğlu Yetim Ali ile hayatını sürdürmeye çalışan kahraman bir Türk kadınıdır.
BİRİNCİ PERDE
(Şerife Bacı tek gözlü evin önünü süpürürken oğlu Yetim Ali tarladan çalışmaktan gelmektedir.Birlikte eve girerler)
ŞERİFE BACI_Hoş geldin oğul!
ALİ_Hoş bulduk ana!
ŞERİFE BACI_Ne oldu yavrum,ekinlerimizin hepsini biçebildin mi?
ALİ_Biçtim ana. İnşallah bu yıl ürünümüz bol olacak.
ŞERİFE BACI_İnşallah yavrum!O zaman cephede savaşan aslanlarımıza biraz daha fazla un ,biraz daha fazla bulgur gönderebiliriz.
ALİ_İnşallah ana!
(Şerife Bacı bu arada sofrayı serer. Sofraya bir tabak bulgur pilavı,bir baş kuru soğan ve biraz da ekmek koyar.)
ŞERİFE BACI_Oğlum bugün çok çalıştın,acıkmışsındır.Sana afiyet olsun!
ALİ_Sen yemeyecek misin ana?
ŞERİFE BACI_Sen ye oğlum!Öğlene doğru bir şeyler atıştırmıştım,aç değilim.
ALİ_Ana hep böyle yapıyorsun!Kaç zamandır doğru düzgün yemek yemiyorsun! Niye böyle davranıyorsun?
ŞERİFE BACI_A oğlum , Çanakkale’de düşmanın yağla balla beslenen askeriyle çarpışan ,bir ekmekle günlerce idare etmek zorunda kalan hatta yiyecek bir şey bulamayan yiğitlerimizi ,aslanlarımızı düşündükçe boğazımdan bir şey geçmiyor!Hem onlara biraz daha fazla yiyecek bir şeyler gönderebilir miyim diye düşünüyorum.
ALİ_Bu senin az yemenle mi gerçekleşecek?
ŞERİFE BACI_Damlaya damlaya göl olur oğul!
ALİ_O zaman ben de mi yemeyeyim ana?
ŞERİFE BACI_Sen ye oğul!Çünkü çalışmak zorundasın.
ALİ_Hem ana sen geceleri de çok az uyuyorsun sabaha kadar dua ediyorsun.
ŞERİFE BACI_Çanakkale’de yavrularım günlerini uykusuz geçirirken ben nasıl uyurum!Dualarımla yanlarında olmaya çalışıyorum.
(Bu sırada köy muhtarı Halil Ağa kapıyı çalar,içeri girer.Muhtar Halil Ağa Çanakkale Harbi’nde bir kolunu kaybetmiş , ayağından sakat kalmış bir gazidir.)
MUHTAR_Şerife Bacı ,Şerife Bacı!
ŞERİFE BACI_Buyur Muhtar ,hoş geldin!
MUHTAR_Hoş bulduk Şerife Bacı!
ŞERİFE BACI_Hayrola Muhtar sıkıntılı gibisin?
MUHTAR_Sorma Şerife Bacı. Çanakkale’de Mehmetçiklerimiz aslanlar gibi savaşırken burada eli kolu bağlı kalmak canımı sıkıyor.
ŞERİFE BACI_Sen gönlünü ferah tut Halil Ağa!Vatan için kolunun birini feda etmişsin,ayağından da sakat kalmışsın.
MUHTAR_Daha çok şey yapmak isterdim.
ŞERİFE BACI_Nasip . Nasipten öte yol gitmez.
ALİ_ Çanakkale’den haber var mı Halil Emmi?
MUHTAR_Ben de onun için gelmiştim.Abin Kemik Memet size Çanakkale’den mektup göndermiş.
ŞERİFE BACI_ (Sabırsızlıkla)Ver hele ver Muhtar!(Diyerek mektubu alır ,Oğlu Ali’ye uzatır.)
ŞERİFE BACI_Al mektubu Ali’m !Oku hele Ağan ne yazmış?
(Ali mektubu okumaya başlar:)
Canım anam,
Bu mektubu yazmamın sebebi senden tekrar hakkını bana helal etmeni istemem içindir.
Anacığım,beni vatan ve millete hizmet etmek için nasıl yetiştirmek lazımsa öylece yetiştirdin. Çanak-kale’deki tüm arkadaşlarım da aynı şekilde yetiştirilmişler.
Kahramanlık Mehmetçiğin derisidir,dişidir, tırnağıdır, alnının çizgisidir. Kahramanlık O’nun vücudunun ve ruhunun tabii bir parçasıdır. Bakışı kahramanlıktır,yürüyüşü kahramanlıktır, türküsü kahramanlıktır Mehmetçiğin.
Bu ülke her şeyini kaybetse de tek bir Mehmetçiği kalsa yine dizlerinin üzerinde doğrulup kükrer.Kalkıp ileri atılır.Çünkü bütün mazimiz,toprağımız , eserlerimiz, O’nun yüreğinde toplanmış,O’nun yüreğinde yoğunlaştırılmıştır.
Bu yüzden zaferden en ufak bir şüphen olmasın.
Anacığım! Az önce şerefli bir görev aldım. Komutanımız bu gece düşmanın cephaneliğini havaya uçurmamız gerektiğini ,bunun için bir gönüllü istediğini söyledi. Ben de hiç düşünmeden bu görevi seve seve kabul ettiğimi söyledim.
Eğer bu gece düşmana yakalanmazsam,düşmanın cepheneliğine gizlice gireceğim ve üzerimdeki bombaları patlatıp belki de binlerce askerimizin canına kıyacak olan cephaneleri havaya uçuracağım. Siz bu mektubu aldığınız zaman da inşallah şehitlik mertebesine ermiş bulunacağım.
Zaman şimdiye kadar milletin bana verdiği emeği bu gün hak etmek zamanıdır. Vatanıma olan mukaddes vazifemi yerine getirmeye çalışacağım. Şehitlik rütbesine ulaşırsam Cenab-ı Hakk’ın en sevimli kullarında biri olduğuma kanaat getireceğim.
Anacığım! İnanır mısın kendimi o kadar hafiflemiş , o kadar rahatlamış hissediyorum ki anlatamam .Sanki ölüme değil de en yakın arkadaşımın düğününe gidiyor gibiyim. Hiçbir şekilde üzüntü duymuyorum. Senin de üzülmeyeceğini biliyorum.
Anacığım! Bu can ,vatanım uğruna , milletim uğruna,dinim uğruna ve senin yoluna feda olsun!
Anacığım! Ben sana doyamadım,anasına doyanlar beni unutmasınlar!
Hakkını helal et anam!
                                               Oğlun Kemik Memet
(Ali mektubu okuduktan sonra anası mektubu alır,bağrına basar.)
ŞERİFE BACI_Hakkım sana helal olsun Memet’im!
MUHTAR_Bu mektubu Sesver Adem’in Çanakkale’de yaralanan oğlu Garip Ali getirdi. Kemik Memet’in verilen görevi başarıyla yerine getirerek şehitlik mertebesine erdiğini söyledi.Başınız sağ olsun!
ALİ_Vatan sağ olsun Halil Emmi
ŞERİFE BACI_ Oğlum, canım oğlum, hakkım sana helal olsun!
(Bu sırada Yörüklerin Süleyman telaşla içeri girer.)
SÜLEYMAN-Muhtar Emmi ,Muhtar Emmi! Garip Ali de şehadet mertebesine erdi!
MUHTAR-Ali’m şehitler kervanına sen de katıldın haa! Ne mutlu sana!
(Evdekiler hep birlikte köy mezarlığına doğru hareket ederler.)
                                   İKİNCİ PERDE
(Garip Ali’nin cenazesinin olduğu Sesver Adem’in evinin önüne tüm köylüler gelmiştir.Muhtar Halil Ağa bir konuşma yapar:)
MUHTAR_Allah katında biz kullarının ulaşabileceği en yüksek mertebe, şehitlik mertebesidir Ne mutlu biz İnsu köylülerine ki bu gün bir evladımızı daha bu mertebeye ulaşmış görüyoruz . Bu evladımızla birlikte Çanakkale’de on yedinci evladımızı şehit verdik.Vatanın selamete ulaşması için gerekirse cephede ve köyde bulunan tüm köylülerimizin seve seve canlarını feda etmeye hazır olduklarını biliyorum. Ne mutlu İnsu köylülerine , Ne mutlu Türk milletine!
ALİ_Ana,müsaade buyurursan ben de gitmek istiyorum!
ŞERİFE BACI_Nereye oğlum?
ALİ_ Çanakkale’ye ana!
ŞERİFE BACI_Ama sen daha on dört on beş yaşında bir çocuksun!
ALİ_Hayır ana büyüdüm! Ben de silah kullanabilirim. Rahmetli babam İbrahim Çavuş ve ağam Kemik Memet Çanakkale’de şehitlik mertebesine erdiler . Ben de onlar gibi bu şerefe nail olmak istiyorum.
ŞERİFE BACI_O zaman yolun açık olsun oğlum!
(Şerife Bacı bu sözleri söyledikten sonra Ali çevresindeki insanlarla vedalaşır ve yola koyulur.Oyun Şerife Bacı’nın Ali’nin ardından Mehmet Emin Yurdakul’un “Ya Şehit Ol Ya Gazi”isimli şiirini okumasıyla sona erer.)
YA ŞEHİT OL YA GAZİ
Haydi yavrum!Ben seni bugün için doğurdum;
Hamurunu yiğitlik duygusuyla yuğurdum;
Türk evladı odur ki,yurdu olan toprağı
Ana ırzı bilerek yad ayağı bastırtmaz;
Bir yabancı bayrağı
Ezan sesi duyulan hiçbir yere astırtmaz.
 
Git evladım,yıllarca ben oğulsuz kalayım;
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım!
                                               Haydi oğlum, haydi git;
                                               Ya gazi ol,ya şehit!
 
Haydi yavrum!Köyüne,köylüne veda et;
Sabanını,tarlanı,har şeyini feda et;
O silaha sarıl ki ,böyle günde bir erkek
Bir dualı demirden başkabir şey kullanmaz;
Bunu tutan bir bilek
Köleliğin uğursuz zincirine uzanmaz.
 
Git evladım,yıllarca ben oğulsuz kalayım;
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım!
                                               Haydi oğlum, haydi git;
                                               Ya gazi ol,ya şehit!
 
Haydi yavrum!Kendine sen de :”Yiğit er” dedir;
Büyüdüğün gaziler ocağına can getir;
O cenkleri kazan ki ,senin büyük Türk adın
Yedi iklim,dört bucak içersine ün salsın;
Beş yüz yıllık ecdadın
Kabirlerde titreyen kemikleri öç alsın.
 
Git evladım,yıllarca ben oğulsuz kalayım;
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım!
                                               Haydi oğlum, haydi git;
                                               Ya gazi ol,ya şehit!
 
Haydi yavrum!Bugün de dertli anan ağlasın;
Ayrılığın ateşiyle yüreğini dağlasın;
O yaşları saçsın ki,senin arslan göğsünde
Benim kanlı göz yaşım düşman için kin olsun;
Kara yerin yüzünde
Ayağın bastığı dağlar,beller leş dolsun.
 
Git evladım,yıllarca ben oğulsuz kalayım;
Şu yaralı bağrıma kara taşlar çalayım!
                                               Haydi oğlum, haydi git;
                                               Ya gazi ol,ya şehit!
Yazan:Adil TOK (Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni)
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
 
HOŞ GELDİNİZ!
 

GAZETELER
 
 
83128 ziyaretçi
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol