TOKAT
İnsanlar üç gruba ayrılır. Kimi insanlar vardır,çok uysaldır, çevresindeki insanlar için elinden geleni yapar,onlara faydalı olmaya çalışır, aynı daima sakin sakin akan nehirler gibi.
Kimi insanlar da vardır, çevresindeki insanlara zarar verir onları üzer, önüne ne çıkarsa alıp götüren, su baskınlarına sebep olan,can alan nehirler gibi.
Bir de ne zaman ne yapacağı belli olmayan insanlar vardır. Bu gruba giren insanlar çevresindeki insanlara kimi zaman faydalı olurken kimi zaman da zarar verebilir. Aynı bazen sakin akan bazen de deliren nehirler gibi.
İşte ben üçüncü gruba giriyorum. Sizlere bu duruma ispat olabilecek yıllar yıllar önce yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum.
Üniversite son sınıfta okuyordum. Bir gün bir işim nedeniyle bir derse girememiştim. Profesörümüz ödev vermiş. Benim bu ödevden bir sonraki derse girmeden bir saat kadar önce haberim oldu. Çalışkan sayılabilecek bir öğrenciydim. En azından verilen ödevleri zamanında yapan ,dersleri pür dikkat dinleyen bir öğrenciydim.
Ödevi yapmak için hemen okulumuzun kütüphanesine gittim. Hızlı hızlı pilot kalemle bir çizgisiz kağıda ödevimi yapmaya başladım. Bir müddet sonra ev arkadaşım,oda arkadaşım,can ciğer arkadaşım İbrahim yanıma geldi. Karşıma geçti,sandalyeye otururken masayı salladı.
Ödev kağıdım boydan boya çizilmiş,o kadar emeğim boşa gitmişti. Çok sinirlenmiştim.
Bunun üzerine arkadaşıma sert bir tokat attım. Hiç bir şey söylemedi ,tepkisi kalkıp gitmek oldu.
Biraz sonra ders başladı. Sürekli beraber oturduğum arkadaşımla bu sefer ayrı oturuyorduk. Ders bitti. Hemen evin yolunu tuttum. Çok pişmandım , arkadaşımın yüzüne nasıl bakacaktım, kim bilir evde bana ne kötü sözler söyleyecekti. Söyleyeceği bütün kötü lafları hak etmiştim. Çünkü herkesin içinde tokat atarak gururunu kırmıştım. Aynısını başka biri bana yapsa hayatımı ortaya koyar, tokat atan kişiye en az iki tokat atardım. İbrahim benden korkmuş muydu ,buna imkan yoktu,benden daha cüsseli belki daha güçlü idi.
Bu düşüncelerle eve vardım. Odama geçtim. İbrahim’den nasıl özür dileyecektim. Bir müddet sonra İbrahim geldi. Hiçbir şey olmamış gibi davranıyordu. Hatta bana her zamanki gibi şaka yapıyordu. Utana sıkıla İbrahim’in karşısına geçtim.
Ona ,kütüphanede yaptığı hareketin yanlış olduğunu ama benim hareketimin daha büyük bir yanlış olduğunu kendisinden bu nedenle özür dilediğimi söyledim. Kendisinin de özür dilediğini ve bana masayı istemeden salladığını söylediğinde pişmanlığım binlerce kat arttı. Çünkü ben o tokadı arkadaşımın masayı bilerek salladığını sanarak atmıştım.
Arkadaşımın bu olgun davranışı sayesinde arkadaşlığımız bozulmadı. Bozulmayı bırakın bu olaydan sonra İbrahim’e olan saygım arttı. Çünkü bu olayda biri doğru biri yanlış iki davranış vardı. Kötüsü benim , güzeli ise arkadaşımın idi.
Adil TOK |